KOSTA RİKA
Okyanusu görmek yetmez, dokunmak lazım. Dokunmak, içinde kaybolmak, okyanusa karışmak, köpük olmak, okyanus olmak lazım.
Bizi, yani beni ve içimdeki tüm kadınları, buraya getiren
suyla konuşmak, ona teşekkür etmek lazım.
Yani bize bir plaj lazım!
Otelimizin (Kaya Hotel) önünde uzanan plaj ‘Playa Negra’
olarak adlandırılıyor. İsmine yakışır şekilde siyah kumlu bir plaj bu. Plaj kelimesi ‘beach club’ ya da ‘halk plajı’
gibi kavramlar çağrıştırıyor olsa da aslında var olan tek şey okyanus, kum ve
palmiyeler! Plajda kimsecikler yok, oldukça sakin…Okyanus dalgalı… Yüzmek için
muhteşem bir plaj bu.
Playa Negro |
Diğer bir plaj, ‘Playa Blanca’ ise bu plajın yaklaşık 300
metre ilerisinde, kasabanın merkezinde bulunuyor. Burada da havlu sermek için yeterince
yer var ve hepsi bu! Kumları beyaz ve nispeten (!) kalabalık; belki toplamda
20-30 kişi.
Işte okyanus...
Playa Blanca’nın beyaz
kumlarında keyifle ‘Caribbean Way’ dergimi okurken, müzik sesleri duyuyorum ve
farkında olmadan kendimi müziğe doğru ilerlerken buluyorum. Karşımızda Salsa
Brava Beach Bar...
Günlerden Cuma,
kumsalda calypso eşliğinde güneşin
batışı...Calypso sevdikleri bir müzik türü, ama bu mekanda calypso’nun yanı
sıra salsa, merengue, bachata da duymak mümkün. Bu insan ruhuna iyi gelen
huzurlu dakikalar için Cuma günleri Salsa Brava Beach Bar tarafına yanaşabilir,
okyanusun karşısında kokteylinizi yudumlayabilir, dans edebilir ya da kumların
üzerine uzanarak güneş okyanusun üzerinde nasıl kaybolur deneyimleyebilirsiniz.
Herkesin birbirine yardım ettiği bu mekanda, oturmak için ağaç kütükleri de
mevcut.
(Her şeyin süper
olduğu bu dakikalarda tek üzüldüğüm, bu küçük orkestrada maracas
çalan amcaydı. Bunu yapmaktan mutlu değilim, bunu yaparak turistleri
eğlendirmek bana iyi gelmiyor, diyen bir yanı vardı... Güneşin batışıyla
birlikte sahnenin tümüne bu açıdan yaklaşırsak, üzülürüz zaten...)
Cumartesi akşamı
ise, müzik sesleri bu kez Playa Blanca’nın doğu tarafından geliyor. Sanıyorum,
mekanlar günleri bölüşerek bu konuyu aralarında çözmüşler. Yine aynı konsept,
yine kumlarda (ya da mekanda masalarda oturabilirsinz), elimizde Imperial
(Kosta Rika üretimi bira), güneşin batışı, huzur... Kumsalda takılar satan
seyyah hippilerle karşılaşmak ve onlardan enteresan küpeler, bileklikler almak
mümkün.
Her ne kadar
yukarıda bahsettiğimiz şekilde tropikal müzikler eşliğinde gün batımı izlesek
de aslında ülkenin bu bölümüne hakim olan baskın müzik türü reggie. Yürürken,
her yerde Bob Marley’e selam veriyoruz. Rastalar, t-shirtler, takılar, mekanlar
ve insanlar, bu müziği yaşıyor ve yaşatıyorlar. Puerto Viejo’da bu akıma ait
her türlü alış-veriş imkanını da bulabilirsiniz.
Güneşi batırmak,
artık akşam yemeğine geçmek demek! Karayip kıyılarına gelmeden önce özellikle
tembihlenmiştik bu kıyıların yemeklerini denemek konusunda... Hiç tereddütsüz
bölgeye ait yemekler arıyoruz ki hemen hemen her restoran yerel zaten! Biz Koki
Beach’i seçiyoruz!
KOKI BEACH
RESTORAN
Rengarenk masa ve
sandalyeleriyle cici bici görüntüsü, her renkli şeye koşma eğilimi olan ben
Deniz’i çekiyor ve hemen bir masaya yerleşiyoruz. Mekan ile deniz arasından bir
yol geçiyor. Yani o karanlıkta ne olduğunu anlayamasanız da, karşınızdakinin
deniz olduğunu biliyorsunuz.
Tüm çalışanlar
oldukça güler yüzlü ve memnuniyetinize oldukça önem veriyorlar. Bu nedenle
yemek seçiminde tavsiyelerini dinlemekte yarar var. Karayip kıyıları, özellikle
değişik tatlardaki soslarıyla ünlü. Bu soslarda değişik baharatların yanı sıra,
ananas ve Hindistan cevizi kullanılıyor. Kendilerine has bu soslarla ve
kendilerine has bir üslupta hazırlanmış levrek ve red snapper yiyoruz. ( Red
snapper, dilimize kırlangıç balığı olarak çevriliyor ancak bu balık gerçekten
bizde mevcut mu, mevcutsa hangi bölgelerde, bundan emin değilim.) Hayatımda yediğim en lezzetli yemeklerden
biriydi. Tadı hala damağımda diyebilirim. Kokteylleri de oldukça başarılı.
Fiyatlara bakıldığında, diğer restoranlara göre biraz pahalı, ancak değer mi, değer! Koki Beach için Karayip kıyılarının en iyi restoranı diyorum!
Gün batınca
sadece yemek yenmez tabii ki... Güneşin batışı aynı zamanda içmek, eğlenmek,
klüp, dans kelimelerini de çağrıştırır. Cumartesi gecesi ateşi diyerek elimize
tutuşturulan ilana doğru ilerliyoruz. (Kosta Rika’nın sahil şeritlerinde
barların bu ilan dağıtma uygulaması çok yaygın. Bizim gibi bilmeyenler için hiç
de fena bir uygulama değil bence!) Küçücük kasabada Mango Bar'ı bulmak zor değil. Bu mekana
gitmeye bizi iten başlıca neden ise tabii ki Ladies Night olması! Bu bayanlara
içkiler ücretsiz demek! Kosta Rika’daki bu uygulama tüm dünyada yaygınlaşsa
güzel olmaz mı?
Puerto Viejo
uyuşturucunun en yaygın olduğu bölgelerden biri. Öyle ki her yerde marihuana
kokusu duyabilir, hatta içenleri görebilirsiniz. Yoldan geçerken size, “Do you smoke?” diye soranlar bile olacaktır! Tanıştığım bir tur
rehberi bölgeyle ilgili şunları söylüyor:
“Puerto Viejo’ yu
çok seviyorum ama oraya taşınamam. (San Jose’de yaşıyor.) Çünkü bir kızım var
ve onun orada yetişmesine izin veremem. Bölgedeki hemen hemen tüm kızlar,
kendilerini kurtaracak uyuşturucu ‘babasını’ bekliyorlar. Ticaretin en
tepesindeki adamı bulanlar hayatlarının kurtulduğunu düşünerek kendilerini
şanslı hissediyorlar. Herkes bu piyasanın içinde olduğundan, yüksek
mevkilerdeki (!) adamları yakalamak bölgede yaşayan kızlar için en önemli konu!
“
Kosta Rika’nın
genelinde dönmekte olan bir uyuşturucu ticaretinden söz ediliyor ancak her
bölgede üzeri bizim görebileceğimiz şekilde açık değilken, burada
hissedebiliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder