21 Haziran 2015 Pazar

TARİHİ ŞENGÜL HAMAMI

ANKARA




Siz hiç hamama gittiniz mi? Tarihi bir Türk hamamına?

Beş yıl Ankara’da yaşamış olmama rağmen, bugün ilk defa Şengül Hamamı’na gittim ben!
Nasıl mı? Muhteşem! Bilenler bilmeyenlere ögretsin, kollarından tutsun götürsün! Ben de öğretildim sonuçta!

Tarihi Şengül Hamamı özetle Ulus’da; Anafartalar Caddesi’ne yakın. Biz (yani ben ve 2 gün önce kese yaptırmış olmasına rağmen beni kırmayıp bana eşlik eden, ayrıca tüm ekipmanın tedariğinde  ve oryantasyonumda emeği geçen tatlı arkadaşım!) Aşağı Ayrancı’dan bindiğimiz taksinin şoförüne sadece Şengül Hamamı dedik ve önündeydik! Yani Ankara’da bilmeyen yoktur, sora sora her türlü bulunur.

Bir sıcak hava dalgasıyla açılan hamamın kapısından içeri girer girmez, ablalar size yol gösteriyor. İlk istikametiniz üzerinizdekileri çıkartıp onlar gibi çıplak kalacağınız küçük bir oda! ( Evet içeride sonsuz memeler!) İçinde bir ya da iki masaj yatağı olan bu kabin gibi küçük odalarda üzerinizi çıkarıp, giysilerinizi burda bırakıyor, değerli eşyalarınızı ise giriş katındaki emanet dolaplarına kilitliyorsunuz. Bize 2. kattaki odamızı gösteren abla, "İki yataklı daha iyi aslında" dediğimizde, bize şöyle bir cümle kurdu: “Ama kalabalık gelirse üstünüze alırım.” ( Belki sırası değil ama üstüne almak kalıbı üstüne kuma almak kullanımından geliyor olabilir mi? Ablanın söyleme tarzı bana bunu düşündürdü!) 

Yanınıza peştemalinizi ve bikininizi (dilersenız tabii, yoksa hepimizin içi dışı bir sonuçta!) alın derim. Peştemaliniz yoksa, hamamda da veriyorlar. Ayrıca terliğinizi, havlunuzu (hamamın içinde asabileceğiniz yerler var), şampuanlarınızı, sabunlarınızı, kesenizi (bunu da hamamın içinden yeni alabilirsiniz ), lifinizi, tarağınızı, kremlerinizi yanınızda götürün. 

Ve başlasın hamam sefası!!

Saunayı da buhar banyosunu da severim ben diyorsanız bu sıcaklık sizi yormaz! Beni biraz zorluyor aslını isterseniz ama değmez mi, değer! Hamam taşı(aslında onun ismi göbek taşı) ve hamam tasının ne olduğunu zaten ilk elden deneyimliyorsunuz artık. Sular içinde ördekler gibi eğlenen kadınlar! 

Hamamın içinde, sauna da buhar da mevcut. Keseden önce yumuşamak gerek tabii. 

Siz sular, buharlar oyalanırken, hamamcı teyzeler yanınıza gelip "Keseciniz var mı sizin?" diye soruyorlar. Çünkü racon böyle, müdavimlerin belli bir kesecileri var. O kim ise, sizi görür görmez diğer müşterilerin önüne alıyor. Hamamda bir çeşit iş bölümü, düzen mevcut; hamamcı teyzeler birbirlerinin müşterilerini almıyor. 

Keseniz yoksa, size yeni, kullanılmamış bir kese getiriyorlar, ve uzanıyorsunuz, başlıyorlar keselemeye. Benim kesecim artık Necla Abla! Çorumlu. Neredeyse yedi sülalesi hamamcı, Ankara’nın çeşitli hamamlarına yayılmışlar! "Ay kuzum, pek de narinsin." diyor bana. Gülüyoruz.

Kesenin ardından bir duş ve kahve masajıyla devam. Kahve derken, Türk kahvesini kastediyoruz ki bu da hamamda satılıyor. "Kahve ile su mu soda mı karıştıralım?" diye soruyorlar. Soda da kahve de cilde çok iyi gelirmiş meğer! E öğreniyoruz işte yavaş yavaş! Ekleyelim, 1 paket kahveyle 2 kişiye masaj yapılabiliyor! 

Kahve masajının ardından tekrar duş ve son aşamamız köpük masajı. "Kuzuum getir bakalım lifini sabununu, at şu leğenin içine." diyor Necla Abla. Dediğini yapıyorum. 

Bu ritüelin ardından, yerimize geçiyoruz ve gazozlarımızı söylüyoruz. Hamamda gazoz içmek adettenmiş! Ferahlatıyor soğuk soğuk. Neden başka birşey değil de gazoz, gerçekten bilmiyorum. Öğrenirsem bu bilgiyi de paylaşırım.

Hamamlar, eskiden kadınların buluşup eğlendiği yegane özgürlük alanlarıymış. Özgür, rahat, hatta biraz da komik ve değişik bir ortam. Neden hala burda eğlenmiyoruz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-ShareAlike 4.0 International License. Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.