ANKARA
Siz
hiç hamama gittiniz mi? Tarihi bir Türk hamamına?
Beş
yıl Ankara’da yaşamış olmama rağmen, bugün ilk defa Şengül Hamamı’na gittim
ben!
Nasıl
mı? Muhteşem! Bilenler bilmeyenlere ögretsin, kollarından tutsun götürsün! Ben
de öğretildim sonuçta!
Tarihi
Şengül Hamamı özetle Ulus’da; Anafartalar Caddesi’ne yakın. Biz (yani ben ve 2
gün önce kese yaptırmış olmasına rağmen beni kırmayıp bana eşlik eden, ayrıca
tüm ekipmanın tedariğinde ve oryantasyonumda emeği geçen tatlı
arkadaşım!) Aşağı Ayrancı’dan bindiğimiz taksinin şoförüne sadece Şengül Hamamı
dedik ve önündeydik! Yani Ankara’da bilmeyen yoktur, sora sora her türlü
bulunur.
Bir
sıcak hava dalgasıyla açılan hamamın kapısından içeri girer girmez, ablalar size
yol gösteriyor. İlk istikametiniz üzerinizdekileri çıkartıp onlar gibi çıplak
kalacağınız küçük bir oda! ( Evet içeride sonsuz memeler!) İçinde bir ya da iki
masaj yatağı olan bu kabin gibi küçük odalarda üzerinizi çıkarıp, giysilerinizi
burda bırakıyor, değerli eşyalarınızı ise giriş katındaki emanet dolaplarına
kilitliyorsunuz. Bize 2. kattaki odamızı gösteren abla, "İki yataklı daha
iyi aslında" dediğimizde, bize şöyle bir cümle kurdu: “Ama kalabalık
gelirse üstünüze alırım.” ( Belki sırası değil ama üstüne almak kalıbı üstüne
kuma almak kullanımından geliyor olabilir mi? Ablanın söyleme tarzı
bana bunu düşündürdü!)
Yanınıza
peştemalinizi ve bikininizi (dilersenız tabii, yoksa hepimizin içi dışı bir
sonuçta!) alın derim. Peştemaliniz yoksa, hamamda da veriyorlar. Ayrıca
terliğinizi, havlunuzu (hamamın içinde asabileceğiniz yerler var),
şampuanlarınızı, sabunlarınızı, kesenizi (bunu da hamamın içinden yeni
alabilirsiniz ), lifinizi, tarağınızı, kremlerinizi yanınızda götürün.
Ve
başlasın hamam sefası!!
Saunayı
da buhar banyosunu da severim ben diyorsanız bu sıcaklık sizi yormaz! Beni
biraz zorluyor aslını isterseniz ama değmez mi, değer! Hamam taşı(aslında onun
ismi göbek taşı) ve hamam tasının ne olduğunu zaten ilk elden deneyimliyorsunuz
artık. Sular içinde ördekler gibi eğlenen kadınlar!
Hamamın
içinde, sauna da buhar da mevcut. Keseden önce yumuşamak gerek tabii.
Siz
sular, buharlar oyalanırken, hamamcı teyzeler yanınıza gelip "Keseciniz
var mı sizin?" diye soruyorlar. Çünkü racon böyle, müdavimlerin belli bir
kesecileri var. O kim ise, sizi görür görmez diğer müşterilerin önüne alıyor.
Hamamda bir çeşit iş bölümü, düzen mevcut; hamamcı teyzeler birbirlerinin
müşterilerini almıyor.
Keseniz
yoksa, size yeni, kullanılmamış bir kese getiriyorlar, ve uzanıyorsunuz,
başlıyorlar keselemeye. Benim kesecim artık Necla Abla! Çorumlu. Neredeyse yedi
sülalesi hamamcı, Ankara’nın çeşitli hamamlarına yayılmışlar! "Ay kuzum,
pek de narinsin." diyor bana. Gülüyoruz.
Kesenin
ardından bir duş ve kahve masajıyla devam. Kahve derken, Türk kahvesini
kastediyoruz ki bu da hamamda satılıyor. "Kahve ile su mu soda mı
karıştıralım?" diye soruyorlar. Soda da kahve de cilde çok iyi gelirmiş
meğer! E öğreniyoruz işte yavaş yavaş! Ekleyelim, 1 paket kahveyle 2 kişiye
masaj yapılabiliyor!
Kahve
masajının ardından tekrar duş ve son aşamamız köpük masajı. "Kuzuum getir
bakalım lifini sabununu, at şu leğenin içine." diyor Necla Abla. Dediğini
yapıyorum.
Bu
ritüelin ardından, yerimize geçiyoruz ve gazozlarımızı söylüyoruz. Hamamda
gazoz içmek adettenmiş! Ferahlatıyor soğuk soğuk. Neden başka birşey değil de
gazoz, gerçekten bilmiyorum. Öğrenirsem bu bilgiyi de paylaşırım.
Hamamlar,
eskiden kadınların buluşup eğlendiği yegane özgürlük alanlarıymış. Özgür,
rahat, hatta biraz da komik ve değişik bir ortam. Neden hala burda
eğlenmiyoruz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder