29 Ağustos 2015 Cumartesi

İLK İZLENİMLERLE BAŞKA BİR SAN JOSE


‘Görmedigimiz San Jose kalmasın!’ sloganıyla değilse de şans diyelim (ya da öyle denk geldi!) bu sefer Kosta Rika değil, Kaliforniya San Jose’ye düşüyor yolum.

Silikon Vadisi adı altında her yerde Apple, Google, Intel görürüm sanıyor insan oysa San Jose’nin şehir merkezi (downtown) küçük, sıradan ve fakat oldukça modern. Şehrin yerleşimi Amerikan filmlerinde gördüğümüz gibi; hep dört yol, kavşak. Öyle derli toplu planlanmış bir şehir ve medeniyet.

İlk ilgimi çeken insanların güler yüzlülüğü oluyor. Herkes mutlu, işini seviyor görünüyor. İnsanlar birbirlerine selam veriyorlar, tanıdık tanımadık herkes birbirine gülümsüyor ki biliyoruz bu, bazı coğrafyalarda cinayet sebebi olabilir! İnsanlar sabırlı, trafik ışıklarına (her yerde kavşak olduğundan ne kadar fazla trafik ışığı olduğunu hesap edin!) ve birbirlerine saygılı. Henüz korna sesi duymadım. Ambulansa, itfaiyeye eleştirisiz yol veriliyor.

Toplu taşımada ise insan olduğumuzu hissettiren güzel bir uygulama var. Otobüs durağa yaklaşıyor ve otobüs şoförü durakta bekleyen engelli kişiyi gördüğünde otobüse binebilmesi için, otobüste zaten varolan, platformu açıyor. Kişiyi içeri alıyor, engelliler için ayrılmış bölüme yerleştiriyor ve sabitliyor. (San Jose’de gördüğüm tüm engelliler akülü/elektrikli tekerlekli sandalye kullanıyor. Bu da onlara, başka birinin yardımına ihtiyaç duymadan kendi başlarına özgürce dolaşabilme imkanı sağlıyor.) Bütün bu yerleştirme sırasında, otobüse binecek diğer yolcular, durakta beklemeye devam ediyor. Çünkü engelliler (olması gerektiği ve fakat bizim pek de alışık olmadığımız gibi) öncelikli. Ne otobüsün içinde ne de dışında bekleyenler oplayıf pufluyorlar! Kimse söylenmiyor, “Hadi kardeşim, acelemiz var” diyerek şoförü ya da engelli kişiyi taciz etmiyor. Bu medeniyete erişmiş otobüslerde basamak da olmadığını belirtelim. Otobüse binmek için “3 dik merdiven” çıkılmadığından yani biniş platformu düz olduğundan, engellilerin daha kolay binebilmesi için gerekli mekanizma da daha az şaşırtıcı geliyor.





Kentsel dönüşümün, şehirleri bu şekilde dikdörtgene dönüştürmeye yarayacak olması ne hoş olurdu, değil mi? Ve tüm toplu taşımaların, dünyanın her yerinde, insana daha saygılı olması…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-ShareAlike 4.0 International License. Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.