13 Eylül 2015 Pazar

BAHAMA


ABD vizesinden red alan Türk vatandaşlarının Bahama’ya alınmadığını biliyor muydunuz?
Aşagıda okuyacaklarınız 9 Mayıs 2015 tarihinde, Panama dönüş uçağında yazdıklarım olup, Bahama Nassau havaalanında yaşadıklarımın bir özetidir.

Hiçbir açıklama yapılmadan pasaport memuru tarafından bir odaya götürülüyorum. Benimle birlikte bir çifti daha alıkoyuyorlar. Bu çift İngilizce bilmiyor, içerdekiler ise İspanyolca. Zaten bir açıklama da yapılmıyor. Bir sorun mu var diye soruyorum, “Yerinize oturun Miss” diye bağırıyor görevli kadın. Kocaman bir kadın. Sinirli. Hala hiçbir şey anlamamış orda oturuyorum. 18.00’deki Freeport uçağına yetişebilir miyim diye düşünüyorum. Çünkü uçağı kaçırırsam yarına kadar başka uçak yok ve bu gece profesörü görme şansımı kaybederim. Bunun için uzun zamandır bekliyoruz. Daha başarılarını bile kutlayamadık! En son Ocakta birbirimize sarıldık!

Hala anlamıyorum, hala bir açıklama yapmıyorlar. Bir problem mi var, varsa ne söylemiyorlar. Pasaportum ve uçakta doldurduğum immigration formum (uçaklarda dağıtılan bu formu vizesiz her ülke girişte ister, uçakta doldurmak makbuldur) masanın üstünde. Bekliyorum, bekliyoruz. Görevli kadın başka işler yapıyor. Diğer görevliler de kendi aralarında şakalaşıyor, kah işlerini yapıyor, kah birşeyler atıştırıyorlar. Nihayet görevli kadın İngilizce konuşup konuşmadığımı soruyor. Evet diyorum. “Hiç bir ülkeye vizeyle gittin mi?” diyor. Değişik bir aksanları var. Vize alarak gittiğim ülkeleri sıralıyorum. Başka diyor, bu kadar diyorum. “Başka bavulun var mı?” diye soruyor, evet diyorum. Bir adam daha bizimle geliyor ve yanımızdaki çifti de alarak bavullarımızı bulmak üzere aşağıya iniyoruz. Ardından bavullarımızı araması için başka bir görevliye gidiyoruz. Bavulumu açıyor, şöyle bir bakıyor. Belli ki konu o değil. Ama ben hala anlamıyorum çünkü Bahama Türklerden vize istemiyor, bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum. Bu sırada görevli kadın soruyu şu şekilde soruyor: “Have you tried to get a visa to any other country?” Soruyu anlayınca uyanıyorum. Evet ABD ve reddedildi diyorum. “Sana sorduğumda başka ülke olmadığını söyledin” diyor. Ben soruyu böyle anlamadım, vizeyle gittiğim ülkeleri sorduğunuzu sandım diyorum. İşte şimdi tatmin oldular. Ben gelmeden pasaport bilgilerim gitmiş, pasaport kontrolünde daha pasaportumu açmadan, TC’yi görür görmez memur benimle gelin dedi. Yani aslında hepsi bu bilgiye sahip, bir çeşit itirafçılık nedense…Karar verilmiş. Yukarı çıkıyoruz, uzun süre bekliyoruz. Yine bir açıklama yok. Sürekli birşeyler yiyen başka bir görevli kadın var. Hepsi iriler. Hatta kadınlar erkeklerden daha iri. Nihayet bir açıklama yapılıyor: “Geldiğiniz ülkeye, Panama’ya geri döneceksiniz.” Beynimden kan sızmaya o anda başlıyor. Profesör vardı mı, bu ülkede saat kaç, ona nasıl ulaşırım, nereye gidiyorum… Başım dönüyor, tekrar sormaya çalışıyorum: Are we going back to Panama City? Evet diyor görevli kadın ve çıkıyor kapıdan. Başka soru yok, cevap yok, açıklama yok. Panikledim. Kalbim sıkışıyor. Profesöre ulaşıp gelemeyeceğimi söylemeliyim, yoksa çok merak edecek. Görevli kadın geri geliyor. Diğeri yemeğe devam ediyor. “Neden geri gönderiyorsunuz, bu uygulamayı anlamıyorum. Ülkeniz Türk vatandaşlarından vize istemiyor ki!” “Ne demek istediğini anlıyorum” diyor ve susuyor. Yaklaşık 1.5 saattir odadayız. “Yılbaşında reddedilen ABD vizem yüzünden mi?” diye soruyorum, önce yanıt yok. Sonra “Ülkemizin uygulaması bu, prosedürler böyle” diyor. Herşey gayet açık: ABD’ye giremeyen (vize alamayan) bir vatandaş, Bahama’ya da giremiyor. Diğer çiftin reddi ABD değil ama neresi anlayamıyorum. Başka bir ülkenin vize başvurusundan red aldıkları için onları da içeri almıyorlar. Bakıldığında yarısı kum, yarısı okyanus olan bir ada! Oysa Pat ile yazışıp profesöre sürpriz hazırlamaya çalışırken, adada pasta yapan bir yer bile olmadığını söyledi! Pasta yok, şampanya yok. Almıyorlar. Panik artıyor, yalnızım, pasaportum hala onlarda. Profesöru aramalıyım. Telefonlarım aramaz, Nassau’ya indiğimden beri havaalanındaki WI-FI’a bağlanamıyorum, odada da sinyal çok zayıf. Profesöre ulaşmalıyım. “Görevli kadına bir arama yapabilir miyim?” diye soruyorum. “Lokal yapabilirsin, uluslararası aramalara izin veremiyoruz” diyor! Daha çok kan kaybetmeye başladım, artık kanamayı durduramıyorum, korkmaya başlıyorum. Turkcell belki çalışır; aramıyor ama SMS atıyor! Turkcell işe yaradı! Profesörü Miami’de yakalıyorum. Konferansı iptal edildikten sonra bile bu Bahama planını iptal etmedik. Benim diretmelerim. Kolumdaki Celtic bilekliği… Hayatta herşey geri döner… Ben Panama’ya geri dönerim mesela. Kanama devam ediyor, çaresizlik… “Bu durum için yapabileceğim birşey yok mu?” diye soruyorum görevli kadına… Yok diyor. Çok kan kaybettim, çok susuyorum. Su vermiyorlar. Profesöre ulaşıyorum, bu iyi haber. O da apar topar Panama bileti alıyor. Panama uçağı ne zaman diye soruyorum, şimdi diyor kadın. Bu soruyu 3 kere sordum. Çok kan, zaten kan görmeye dayanamıyorum. Profesör hiç tereddüt etmeden Panama uçağına biniyor. Pasaportlarımıza el koydular, bir adam ve başka bir kadının nezaretinde bizi Copa Airlines yani geldiğimiz Panama uçağına geri götürüyorlar. Yanımdaki çift uçaktan önce tuvalete gitmek istiyor. 2,5 saat süren bir yolculuğun ardından 2 saattir beklediğimiz göz önüne alınırsa, tuvalet ve su ihtiyacı oldukça doğal. Önce adam giriyor, yanındaki kadın da gitmek istiyor. Görevli kadın bana da tuvalete gitmek isteyip istemediğimi soruyor. Hayır diyorum, görevli kadın, tuvalete giden kadına eşlik ediyor. Yani ona göz kulak olacak, kaçmasın diye! Copa Airlines anonsa başlıyor. Koş, hızlı diyorlar bana, bavulum çok ağır, yerler halıfleks kaplı, çekemiyorum. O anda kendimi 18. yy filminden fırlamış bir köleye benzetiyorum. Bu kadın sakız çiğniyor. Durmadan… Koşarak kapıya varıyoruz. Hızlı diyorlar, I can’t diyorum. Çünkü bizi yürüyen merdiven olmayan yerlerden acil çıkışlardan götürüyorlar. Kapıya koşuyoruz ve orada, sanırım 30 dakika kadar, bütün yolcuların uçağa binmesini bekliyoruz. Pasaportlarımız bu kez kapıdaki uçuş görevlilerinde. Profesör Panama uçağına binmek üzere. Uçağa bavulumuzla geçeceğiz. Normalde zor soktuğum 24 kg ağırlığındaki bavulumla yani! O sırada bavuluma bir kağıt takıyorlar ve “Bavulunu San Jose’den (Kosta Rika) alacaksın” diyorlar. Yine bir şok! Hayır diyorum “Ben kaldım Panama’da dün gece, San Jose’den gelmiyorum. Yine kalabilirim, benim uçak biletim daha sonra!” “Bağlantılı uçuş olduğu için sizin gelişinizi San Jose’den sayıyoruz, bu yüzden San Jose’ye dönmek zorundasınız” diyorlar. Profesör telefonunu kapattı, mesaj atıyorum. Umarım görür ve San Jose uçağına da binebilir. Uçağa binerken bize nezaret eden görevliye soruyorum: “Pasaportumu ne zaman vereceksiniz, başka dökümanım yok benim!” San Jose’de verecekler, biz de hiçbir döküman taşımıyoruz, endişelenme relax diyor bana! Çok yorgunum, Panama uçağına biniyorum, pasaportumu uçuş görevlisine teslim ediyorlar, bana vermiyorlar! Ona da pasaportumu ne zaman alacağımı soruyorum, San Jose’de diyor. “Bavulun da direk oraya gidecek, ordan alacaksın.” Uçak Panama’ya kaçta iniyor, Panama’dan San Jose’ye kaçta kalkıyor diye soruyorum. Saatleri öğrenip profesöre mesaj atmalıyım! Ama o çoktan Panama uçağına bindi ve mesajımı görmeyecek. Telefonumu bilgisayarımdan şarj ediyorum ve profesörle San Jose uçağında buluşabilmeyi diliyorum. Yalnızım, uçak karanlık, pasaportum yok. Başım ağrıyor, yanımda ağrı kesici taşıdığım için mutlu oluyorum. Çözümler düşünmeye, güçlü olmaya çalışıyorum.

Çok yorgunum…


NOT-1: ABD vizesinden bir kere red almış olmak, tekrar başvurmanıza engel değildir. Koşullarınızı değiştirip tekrar başvurduğunuzda, vize alabilirsiniz.
NOT-2: Peki yeniden başvurup ABD vizesi aldığınızda, artık Bahama’ya girebilir misiniz? Bunu henüz bilmiyorum!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-ShareAlike 4.0 International License. Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.