ABD vizesinden red alan Türk vatandaşlarının Bahama’ya
alınmadığını biliyor muydunuz?
Aşagıda okuyacaklarınız 9 Mayıs 2015 tarihinde, Panama dönüş
uçağında yazdıklarım olup, Bahama Nassau havaalanında yaşadıklarımın bir özetidir.
Hiçbir açıklama yapılmadan pasaport memuru tarafından bir
odaya götürülüyorum. Benimle birlikte bir çifti daha alıkoyuyorlar. Bu çift
İngilizce bilmiyor, içerdekiler ise İspanyolca. Zaten bir açıklama da yapılmıyor.
Bir sorun mu var diye soruyorum, “Yerinize oturun Miss” diye bağırıyor görevli kadın.
Kocaman bir kadın. Sinirli. Hala hiçbir şey anlamamış orda oturuyorum. 18.00’deki
Freeport uçağına yetişebilir miyim diye düşünüyorum. Çünkü uçağı kaçırırsam yarına
kadar başka uçak yok ve bu gece profesörü görme şansımı kaybederim. Bunun için uzun
zamandır bekliyoruz. Daha başarılarını bile kutlayamadık! En son Ocakta
birbirimize sarıldık!
Hala anlamıyorum, hala bir açıklama yapmıyorlar. Bir problem
mi var, varsa ne söylemiyorlar. Pasaportum ve uçakta doldurduğum immigration formum (uçaklarda dağıtılan
bu formu vizesiz her ülke girişte ister, uçakta doldurmak makbuldur) masanın
üstünde. Bekliyorum, bekliyoruz. Görevli kadın başka işler yapıyor. Diğer görevliler
de kendi aralarında şakalaşıyor, kah işlerini yapıyor, kah birşeyler
atıştırıyorlar. Nihayet görevli kadın İngilizce konuşup konuşmadığımı soruyor.
Evet diyorum. “Hiç bir ülkeye vizeyle gittin mi?” diyor. Değişik bir aksanları
var. Vize alarak gittiğim ülkeleri sıralıyorum. Başka diyor, bu kadar diyorum. “Başka
bavulun var mı?” diye soruyor, evet diyorum. Bir adam daha bizimle geliyor ve
yanımızdaki çifti de alarak bavullarımızı bulmak üzere aşağıya iniyoruz. Ardından
bavullarımızı araması için başka bir görevliye gidiyoruz. Bavulumu açıyor,
şöyle bir bakıyor. Belli ki konu o değil. Ama ben hala anlamıyorum çünkü Bahama
Türklerden vize istemiyor, bir yanlışlık olduğunu düşünüyorum. Bu sırada görevli
kadın soruyu şu şekilde soruyor: “Have you tried to get a visa to any other
country?” Soruyu anlayınca uyanıyorum. Evet ABD ve reddedildi diyorum. “Sana
sorduğumda başka ülke olmadığını söyledin” diyor. Ben soruyu böyle anlamadım,
vizeyle gittiğim ülkeleri sorduğunuzu sandım diyorum. İşte şimdi tatmin
oldular. Ben gelmeden pasaport bilgilerim gitmiş, pasaport kontrolünde daha pasaportumu
açmadan, TC’yi görür görmez memur benimle gelin dedi. Yani aslında hepsi bu
bilgiye sahip, bir çeşit itirafçılık nedense…Karar verilmiş. Yukarı çıkıyoruz,
uzun süre bekliyoruz. Yine bir açıklama yok. Sürekli birşeyler yiyen başka bir
görevli kadın var. Hepsi iriler. Hatta kadınlar erkeklerden daha iri. Nihayet
bir açıklama yapılıyor: “Geldiğiniz ülkeye, Panama’ya geri döneceksiniz.”
Beynimden kan sızmaya o anda başlıyor. Profesör vardı mı, bu ülkede saat kaç,
ona nasıl ulaşırım, nereye gidiyorum… Başım dönüyor, tekrar sormaya çalışıyorum:
Are we going back to Panama City? Evet diyor görevli kadın ve çıkıyor kapıdan.
Başka soru yok, cevap yok, açıklama yok. Panikledim. Kalbim sıkışıyor. Profesöre
ulaşıp gelemeyeceğimi söylemeliyim, yoksa çok merak edecek. Görevli kadın geri
geliyor. Diğeri yemeğe devam ediyor. “Neden geri gönderiyorsunuz, bu uygulamayı
anlamıyorum. Ülkeniz Türk vatandaşlarından vize istemiyor ki!” “Ne demek
istediğini anlıyorum” diyor ve susuyor. Yaklaşık 1.5 saattir odadayız. “Yılbaşında
reddedilen ABD vizem yüzünden mi?” diye soruyorum, önce yanıt yok. Sonra “Ülkemizin
uygulaması bu, prosedürler böyle” diyor. Herşey gayet açık: ABD’ye giremeyen (vize alamayan) bir vatandaş,
Bahama’ya da giremiyor. Diğer
çiftin reddi ABD değil ama neresi anlayamıyorum. Başka bir ülkenin vize başvurusundan
red aldıkları için onları da içeri almıyorlar. Bakıldığında yarısı kum, yarısı
okyanus olan bir ada! Oysa Pat ile yazışıp profesöre sürpriz hazırlamaya çalışırken,
adada pasta yapan bir yer bile olmadığını söyledi! Pasta yok, şampanya yok.
Almıyorlar. Panik artıyor, yalnızım, pasaportum hala onlarda. Profesöru
aramalıyım. Telefonlarım aramaz, Nassau’ya indiğimden beri havaalanındaki WI-FI’a
bağlanamıyorum, odada da sinyal çok zayıf. Profesöre ulaşmalıyım. “Görevli
kadına bir arama yapabilir miyim?” diye soruyorum. “Lokal yapabilirsin, uluslararası
aramalara izin veremiyoruz” diyor! Daha çok kan kaybetmeye başladım, artık
kanamayı durduramıyorum, korkmaya başlıyorum. Turkcell belki çalışır; aramıyor ama SMS atıyor! Turkcell
işe yaradı! Profesörü Miami’de yakalıyorum. Konferansı iptal edildikten sonra
bile bu Bahama planını iptal etmedik. Benim diretmelerim. Kolumdaki Celtic bilekliği… Hayatta herşey geri döner…
Ben Panama’ya geri dönerim mesela. Kanama devam ediyor, çaresizlik… “Bu durum
için yapabileceğim birşey yok mu?” diye soruyorum görevli kadına… Yok diyor.
Çok kan kaybettim, çok susuyorum. Su vermiyorlar. Profesöre ulaşıyorum, bu iyi
haber. O da apar topar Panama bileti alıyor. Panama uçağı ne zaman diye
soruyorum, şimdi diyor kadın. Bu soruyu 3 kere sordum. Çok kan, zaten kan
görmeye dayanamıyorum. Profesör hiç tereddüt etmeden Panama uçağına biniyor. Pasaportlarımıza
el koydular, bir adam ve başka bir kadının nezaretinde bizi Copa Airlines yani geldiğimiz
Panama uçağına geri götürüyorlar. Yanımdaki çift uçaktan önce tuvalete gitmek
istiyor. 2,5 saat süren bir yolculuğun ardından 2 saattir beklediğimiz göz
önüne alınırsa, tuvalet ve su ihtiyacı oldukça doğal. Önce adam giriyor, yanındaki
kadın da gitmek istiyor. Görevli kadın bana da tuvalete gitmek isteyip
istemediğimi soruyor. Hayır diyorum, görevli kadın, tuvalete giden kadına eşlik
ediyor. Yani ona göz kulak olacak, kaçmasın diye! Copa Airlines anonsa
başlıyor. Koş, hızlı diyorlar bana, bavulum çok ağır, yerler halıfleks kaplı,
çekemiyorum. O anda kendimi 18. yy filminden fırlamış bir köleye benzetiyorum.
Bu kadın sakız çiğniyor. Durmadan… Koşarak kapıya varıyoruz. Hızlı diyorlar, I can’t diyorum. Çünkü bizi yürüyen
merdiven olmayan yerlerden acil çıkışlardan götürüyorlar. Kapıya koşuyoruz ve
orada, sanırım 30 dakika kadar, bütün yolcuların uçağa binmesini bekliyoruz.
Pasaportlarımız bu kez kapıdaki uçuş görevlilerinde. Profesör Panama uçağına
binmek üzere. Uçağa bavulumuzla geçeceğiz. Normalde zor soktuğum 24 kg ağırlığındaki
bavulumla yani! O sırada bavuluma bir kağıt takıyorlar ve “Bavulunu San
Jose’den (Kosta Rika) alacaksın” diyorlar. Yine bir şok! Hayır diyorum “Ben
kaldım Panama’da dün gece, San Jose’den gelmiyorum. Yine kalabilirim, benim
uçak biletim daha sonra!” “Bağlantılı uçuş olduğu için sizin gelişinizi San
Jose’den sayıyoruz, bu yüzden San Jose’ye dönmek zorundasınız” diyorlar. Profesör
telefonunu kapattı, mesaj atıyorum. Umarım görür ve San Jose uçağına da
binebilir. Uçağa binerken bize nezaret eden görevliye soruyorum: “Pasaportumu
ne zaman vereceksiniz, başka dökümanım yok benim!” San Jose’de verecekler, biz
de hiçbir döküman taşımıyoruz, endişelenme relax
diyor bana! Çok yorgunum, Panama uçağına biniyorum, pasaportumu uçuş görevlisine
teslim ediyorlar, bana vermiyorlar! Ona da pasaportumu ne zaman alacağımı
soruyorum, San Jose’de diyor. “Bavulun da direk oraya gidecek, ordan alacaksın.”
Uçak Panama’ya kaçta iniyor, Panama’dan San Jose’ye kaçta kalkıyor diye
soruyorum. Saatleri öğrenip profesöre mesaj atmalıyım! Ama o çoktan Panama
uçağına bindi ve mesajımı görmeyecek. Telefonumu bilgisayarımdan şarj ediyorum
ve profesörle San Jose
uçağında buluşabilmeyi diliyorum. Yalnızım, uçak karanlık, pasaportum yok.
Başım ağrıyor, yanımda ağrı kesici taşıdığım için mutlu oluyorum. Çözümler düşünmeye,
güçlü olmaya çalışıyorum.
Çok yorgunum…
NOT-1: ABD vizesinden bir kere red almış olmak, tekrar
başvurmanıza engel değildir. Koşullarınızı değiştirip tekrar başvurduğunuzda,
vize alabilirsiniz.
NOT-2: Peki yeniden başvurup ABD vizesi aldığınızda, artık
Bahama’ya girebilir misiniz? Bunu henüz bilmiyorum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder