11 Kasım 2015 Çarşamba

SAN FRANCISCO’NUN KIRMIZI KÖPRÜSÜ


Fotoğraf: Aysun Demiraç




Çoğumuz Amerikan filmlerinden aşinayızdır San Francisco’nun kırmızı köprüsüne… Bugünkü rotamız sisten görebildiğimiz kadarıyla işte bu köprü, nam-ı diğer Golden Gate.

Burası turistlerin San Francisco’daki en önemli duraklarından biri. Toplu taşıma ile ulaşım da oldukça kolay; şehrin içinde birçok yerde, tam önüne giden otobüsleri yakalamak mümkün. Otobüs güzergahları burada görülebilir:
http://goldengatetransit.org/schedules/current/ındex.php

Fotoğraf: Aysun Demiraç


Tarihi kayıtlara göre, San Carlos adındaki bir İspanyol gemisi 1775 yılında, şu anda Golden Gate adı verilen bölgeden süzülüyor ve 1776’da bu bölgede adını Yerba Buena koyduğu bir yerleşke kuruyor. Yerba Buena daha sonraları San Francisco adını alıyor. 1848 yılında henüz şehrin nüfusu 500’un altındayken, altın madenine hücum ile 1849’da nüfus 10 katına yükseliyor. 1900’lu yıllara gelindiğindeyse, San Francisco Bay Area diye tanımlanan bölgenin nüfusu bir milyona ulaşmış bulunuyor. Ve bu nüfus köprü gibi ulaşım ihtiyaçlarını da beraberinde getiriyor. Çünkü köprü olmayışı, kuzeye doğru genişlemenin önünde bir engel yaratıyor. Evet San Francisco’nun iki yakasını bağlayacak bir köprüye ihtiyacı var fakat bu köprüyü inşa etmek nasıl mümkün olabilir ki? Uzun yıllar, köprünün inşası imkansız görülüyor. Sebebi bölgenin olumsuz coğrafi ve iklim koşulları: Yoğun sis, sert okyanus rüzgarları, güçlü gelgitler, geniş alanlara yayılan akıntılar ve meşhur San Andreas fay hattı.


1921 yılında Joseph Strauss, köprünün yapımındaki kritik isim, ilk dizaynlara başlıyor. Dizayn, ilerleme gösteren konstrüksiyon teknikleriyle, değişikliklere uğrayarak yıllar içinde günümüzdeki halini alıyor. İnşaat 5 Ocak 1933’de başlıyor ve köprü otomobil trafiğine 28 Mayıs 1937’de açılıyor. Bundan bir yıl sonra yani 1938’de de J.Strauss ölüyor.

Köprünün uzunluğu 1.7 mil (2.7 km) ve genişliği 90 ft (27 m). Okyanusun üzerine bu uzunluk ve genişlikte bir köprü inşa etmek o dönemde bir takım teknik zorlukları beraberinde getiriyor. Örneğin mühendislik hesaplamalarını yapacak bilgisayarlar, hesap makineleri ve teknik çizimler için yazılımlar yok. Herşey kağıt, kalem ve ülkemizde 68 kuşağının üniversite döneminde kullandığı slide rules ile yapılıyor.





Köprünün güney bölümündeki yani San Francisco tarafındaki kulesi inşa edilmeye başlanıyor. Ancak 1933 yılında, sis nedeniyle bir yük gemisi kulenin ayağına çarpıyor. Bundan 2 ay sonra ise, onarılmış kulenin yarısı fırtınada çöküyor. Buradan anlaşılıyor ki kulelere sağlam temeller gerek ve türlü zorluklarla okyanusa temeller atılıyor. Köprünün 227 m uzunluğundaki bu iki kulesi, köprünün tamamlandığı 1937 yılında, dünyanın en uzun kuleleri! Her bir kulede kullanılan 44 000 ton çelik, Bethlehem Çelik Fabrikası’nda üretilerek, Pensilvanya’dan Panama Kanalı aracılığıyla San Francisco’ya taşınıyor.

Kulelerin ardından taşıyıcı halatların konstrüksiyonuna sıra geliyor. Hesaplanan halat çapı 1 m’den biraz fazla ki bu da 12 000 tona karşılık gelen halatların taşınmasını ve özellikle kulenin tepesine çıkarılmasını zorlaştırıyor. Endişelenmek yok; mühendisler bugünler için var! John A. Roebling, zaten 1800’lü yıllarda cable spinning yöntemini bulmuştu. Onun kurduğu fabrika, köprünün tüm halatlarını üretiyor. Bu taşıyıcılar, cable spinning yöntemiyle kulenin tepesinde üretiliyor. Zaten kulelerin bu kadar yüksek olmasının sebebi de çekme yüklerini azaltarak halat çapını düşürmeye çalışmak. Aslında köprünün ilk dizaynlarında daha kısa kuleler kullanılıyor ancak bu durumda halatlardaki stresler artıyor, dolayısıyla halat çapları büyüyor. Son durumda taşıyıcı halatların çapı 0.92 m olarak belirtiliyor.






 Ve köprünün turuncu rengi… International orange olarak adlandırılan bu renk, köprüyü çevreleyen doğal ortamla uyumlu olduğu için ve bir de altından geçen gemilere daha iyi görüş sağlayacağı düşünülerek seçiliyor.

35$ milyona mal olan köprünün yapımında 11 kişi hayatını kaybettiğini de ekleyelim. Bu güzel köprünün yanında yöresinde her yerde köprüye ait bilgiler, yaratıcı hediyelik eşyalar, kitaplar, dergiler görmek mümkün. O kadar ki, köprüde kullanılan civatayı bile satıyorlar!








* Bilgilerin büyük bölümü köprüdeki açıklayıcı bilgi panolarından alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-ShareAlike 4.0 International License. Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.