Hepimizin birey olarak ayrı bir psikolojisi var. Her ne
kadar son yıllarda Türkiye’de yaşayan bir birey için, bireysel sorunlarını
toplumsal sorunların üzerine çıkarmak bencillik sayılsa da, hepimizin ayrı ayrı
kaygıları, aşkları, bağlılıkları, kayıpları, acıları var.
Ve hepimizin bir dönüşüm yaşama şansı var; iyiye, güzele ya
da Nietzsche’nin tanımladığı üstinsana…
Bilinç düzeyimizi bir üst seviyeye taşıma imkanımız mevcut. Bu dönüşümün Jung’a
göre birkaç farklı yolu var. Bugün değineceğim, bu dönüşümün en sağlıksız ve
yalan olanı: Bir grupla özdeşleşme
“ Burada bireyin, bir grup olarak ortak bir dönüşüm yaşayan
bir dizi insanla özdeşleşmesi söz konusudur. Bu özel psikolojik durumun,
izleyiciler önünde gerçekleşen, ama kesinlikle bir grup kimliğine dayanmayıp
böyle bir şeye yol açması da gerekmeyen bir dönüşüm ritine katılımla
karıştırılmaması gerekir. Dönüşümü kendinde değil de, bir grup içinde yaşamak
çok farklı bir şeydir. Özel bir ruh haliyle birbirine bağlı ve özdeş olan
büyükçe bir insan grubunda yaşanan dönüşüm, bireysel dönüşümle kıyaslanamaz.
Bir grubun deneyimi, bireyinkinden çok daha düşük bir bilinç düzeyinde
gerçekleşir. Çünkü çok sayıda insanın bir araya gelmesiyle ve ortak bir ruh
halinde birleşmesiyle oluşan ortak ruhun, tek tek bireylerin düzeyinin altında
olduğu bir gerçektir. Eğer grup çok büyükse, ortak ruh bir tür hayvan ruhu
gibidir. Büyük örgütlerin ahlakının daima şüpheli olmasının nedeni bu olsa
gerek. Bir insan kalabalığının psikolojisinin avamınkinin düzeyine inmesi
kaçınılmazdır. Yani, ortak deneyim denen şey bir grup içinde yaşandığında, bu
deneyim nispeten düşük bir bilinç düzeyinde gerçekleşir, grup içindeki
deneyimin bireysel deneyime göre çok daha sık gerçekleşmesinin nedeni budur.
Zaten ulaşılması da çok daha kolaydır, çünkü birçok kişinin birlikteliğinden
büyük bir telkin gücü doğar. Kalabalık içindeki birey telkine açıklığının
kurbanı olur. Herhangi bir şeyin olması, örneğin bir öneride bulunulması, bu
öneri ne kadar ahlakdışı olursa olsun, bireyin de buna katılması için
yeterlidir. Kitle içinde insan bir sorumluluk duymadığı gibi korku da duymaz.”
Bugün Türkiye’de gerçekleşen tam olarak bu değil midir?
Bireylerin kendi dönüşümlerini, içinde bulundukları toplumla gerçekleştirmeleri
ve böylece kendilerini o topluluğa, bir yüce ülküye (!) ait hissetmeleri,
hiçbir sorumluluk almadan topluluğun bir parçası olmaları, bugünkü sonuçların
derinlerinde yatan bir kitle psikolojisidir. Bu kitle, biz maddi varoluşlarını
kömürle ayakta tutuyor sanırken, aslında manevi varoluşlarını bir grupla özdeşleşme ile korumaktadır.
İnsanın içgüdüleri vardır, bu ırk, dil ayırt etmeden insan türüne has bir
varoluş durumudur. İnsanca duyguların ve kaygıların yanında insana ait çok
önemli bir ihtiyaç daha vardır: inanmak. İnsan inanmak ister, bir fikre, dine,
düşünceye, hisse inanmak… Bilinç düzeyi ve eğitim seviyesiyle inançlarını
belirler. Bu inançların içinde bulunduğu topluluğunkiyle örtüşmesine çoğunlukla
özen gösterir. Böylece güvende ve sağlamdır. Aidiyeti tamdır ve psikolojisini
kitlesel psikolojiyle senkron hale getirerek dönüşümünü de en az riskle
tamamlamaktadır. Bu kitlenin dışındakiler bir grup azınlıktır ve söylemleri
bütünsel varlıklarını kesintiye uğratma tehlikesi taşımakta olup tartışmasız
yanlıştır.
Biz, bu insanları entellektüellikten yoksun, cahil, görgüsüz
gibi kelimeler kullanarak eleştirirken, onlar bu dışlanmışlıktan bıkkın, içinde
bulundukları toplumda iyi hissetmekteler. Oysa biz bilgi birikimini birey
düzeyinde sorgularken, kitlesel cehaleti daha az vurguluyoruz. Jung bu konuda
şunları ekliyor:
“ Topluluk insana, yalnızken kolayca yitirebileceği bir
cesaret, metanet ve asalet verebilir. İçinde, insanlar arasında bir insan olduğu
anısını canlandırabilir.”
Bugün gelinen nokta, şaşırılan çoğunluk, politik,
sosyolojik, ekonomik vb birçok açıdan değerlendirilebilir, yorumlanabilir.
Ancak benim kanaatim, konuya daha içsel bir yaklaşım ve psikolojik/psikopolitik
çalışmaların durumun analizinde daha faydalı olacağıdır. Analiz ise iyileşmeye
giden yoldaki en önemli adımdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder