1 Kasım 2015 Pazar

TOPLUMSAL PSİKOLOJİ

Hepimizin birey olarak ayrı bir psikolojisi var. Her ne kadar son yıllarda Türkiye’de yaşayan bir birey için, bireysel sorunlarını toplumsal sorunların üzerine çıkarmak bencillik sayılsa da, hepimizin ayrı ayrı kaygıları, aşkları, bağlılıkları, kayıpları, acıları var.

Ve hepimizin bir dönüşüm yaşama şansı var; iyiye, güzele ya da Nietzsche’nin tanımladığı üstinsana… Bilinç düzeyimizi bir üst seviyeye taşıma imkanımız mevcut. Bu dönüşümün Jung’a göre birkaç farklı yolu var. Bugün değineceğim, bu dönüşümün en sağlıksız ve yalan olanı: Bir grupla özdeşleşme

“ Burada bireyin, bir grup olarak ortak bir dönüşüm yaşayan bir dizi insanla özdeşleşmesi söz konusudur. Bu özel psikolojik durumun, izleyiciler önünde gerçekleşen, ama kesinlikle bir grup kimliğine dayanmayıp böyle bir şeye yol açması da gerekmeyen bir dönüşüm ritine katılımla karıştırılmaması gerekir. Dönüşümü kendinde değil de, bir grup içinde yaşamak çok farklı bir şeydir. Özel bir ruh haliyle birbirine bağlı ve özdeş olan büyükçe bir insan grubunda yaşanan dönüşüm, bireysel dönüşümle kıyaslanamaz. Bir grubun deneyimi, bireyinkinden çok daha düşük bir bilinç düzeyinde gerçekleşir. Çünkü çok sayıda insanın bir araya gelmesiyle ve ortak bir ruh halinde birleşmesiyle oluşan ortak ruhun, tek tek bireylerin düzeyinin altında olduğu bir gerçektir. Eğer grup çok büyükse, ortak ruh bir tür hayvan ruhu gibidir. Büyük örgütlerin ahlakının daima şüpheli olmasının nedeni bu olsa gerek. Bir insan kalabalığının psikolojisinin avamınkinin düzeyine inmesi kaçınılmazdır. Yani, ortak deneyim denen şey bir grup içinde yaşandığında, bu deneyim nispeten düşük bir bilinç düzeyinde gerçekleşir, grup içindeki deneyimin bireysel deneyime göre çok daha sık gerçekleşmesinin nedeni budur. Zaten ulaşılması da çok daha kolaydır, çünkü birçok kişinin birlikteliğinden büyük bir telkin gücü doğar. Kalabalık içindeki birey telkine açıklığının kurbanı olur. Herhangi bir şeyin olması, örneğin bir öneride bulunulması, bu öneri ne kadar ahlakdışı olursa olsun, bireyin de buna katılması için yeterlidir. Kitle içinde insan bir sorumluluk duymadığı gibi korku da duymaz.”

Bugün Türkiye’de gerçekleşen tam olarak bu değil midir? Bireylerin kendi dönüşümlerini, içinde bulundukları toplumla gerçekleştirmeleri ve böylece kendilerini o topluluğa, bir yüce ülküye (!) ait hissetmeleri, hiçbir sorumluluk almadan topluluğun bir parçası olmaları, bugünkü sonuçların derinlerinde yatan bir kitle psikolojisidir. Bu kitle, biz maddi varoluşlarını kömürle ayakta tutuyor sanırken, aslında manevi varoluşlarını bir grupla özdeşleşme ile korumaktadır. İnsanın içgüdüleri vardır, bu ırk, dil ayırt etmeden insan türüne has bir varoluş durumudur. İnsanca duyguların ve kaygıların yanında insana ait çok önemli bir ihtiyaç daha vardır: inanmak. İnsan inanmak ister, bir fikre, dine, düşünceye, hisse inanmak… Bilinç düzeyi ve eğitim seviyesiyle inançlarını belirler. Bu inançların içinde bulunduğu topluluğunkiyle örtüşmesine çoğunlukla özen gösterir. Böylece güvende ve sağlamdır. Aidiyeti tamdır ve psikolojisini kitlesel psikolojiyle senkron hale getirerek dönüşümünü de en az riskle tamamlamaktadır. Bu kitlenin dışındakiler bir grup azınlıktır ve söylemleri bütünsel varlıklarını kesintiye uğratma tehlikesi taşımakta olup tartışmasız yanlıştır.
Biz, bu insanları entellektüellikten yoksun, cahil, görgüsüz gibi kelimeler kullanarak eleştirirken, onlar bu dışlanmışlıktan bıkkın, içinde bulundukları toplumda iyi hissetmekteler. Oysa biz bilgi birikimini birey düzeyinde sorgularken, kitlesel cehaleti daha az vurguluyoruz. Jung bu konuda şunları ekliyor:
“ Topluluk insana, yalnızken kolayca yitirebileceği bir cesaret, metanet ve asalet verebilir. İçinde, insanlar arasında bir insan olduğu anısını canlandırabilir.”

Bugün gelinen nokta, şaşırılan çoğunluk, politik, sosyolojik, ekonomik vb birçok açıdan değerlendirilebilir, yorumlanabilir. Ancak benim kanaatim, konuya daha içsel bir yaklaşım ve psikolojik/psikopolitik çalışmaların durumun analizinde daha faydalı olacağıdır. Analiz ise iyileşmeye giden yoldaki en önemli adımdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-ShareAlike 4.0 International License. Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.