Neşeli Ayaklar ile neşeli bir girişe ne dersiniz?
Karidesler kendi aralarında olayı anlamaya çalışıyorlar:
- Duydun mu
yine yapıyorlar?
- Neyi?
- Bunu:
Taktaka ta taktaka ta….
- Muhteşem!
- Nedir bu?
- Hiçbir
fikrim yok.
- Vay be! Ne
işe yarıyor ki?
- Varolmanın
dehşetinden kurtulmak için rahatlama sağlayan bir şey olmalı.
- Napıyor?
- İçimdeki
mutluluğu çıkarıyor!
Karidesler konuyu çözmüşler! Herkesin bunu görmesi,
hissetmesi gerek; çünkü karidesler haklı. Dans, içimizdeki mutluluğu çıkarıyor!
Aslında biz toplum olarak bu kavrama çok yakınız. Doğuyla batı
arasında kaldığımızdan bir yanımız oryantal, diğer yanımız Kuğu Gölü! Ama hep
hareketli. Düğünlerden deyim yerindeyse kurtlarımızı dökmüş olmanın
mutluluğuyla döneriz. Nerde bir kutlama hemen eller havaya, gerdanlar sağa
sola… O halde neden bu inkar, görmezden gelme?
Dansın her türlüsü farklı hisler, farklı amaçlar taşır hem
dansçıya hem izleyiciye. Bale, Latin dansları, flamenko, tango, modern dans,
oryantal; hepsi ayrı bir ifade şeklidir. İfade özgürlüğünden yanayız! Öyleyse hem
dans etmekten, hem izlemekten, hem desteklemekten yanayız!
Bale denilince Bolshoi ile Ruslar, modern dans denilince
Martha Graham, Jose Limon, Paul Taylor ile ABD akla geliyor. Oysa Türk dansçıların,
alkışı ve desteği hakeden bir çok başarıları var artık. Nobel ödüllerinin bile
en çok olumsuz eleştiri amaçlı yer bulduğu Türk basınında, Ali Baba ve 40
haramilerin de haramisi gitmiş 40’ı kalmışken, bu başarıların büyük ses
getirmemesi şaşırtıcı değil. Ancak bakınız, haberlerin kendisi çok büyük!
New York’da düzenlenen 2015 Youth America Grand Prix Bale
yarışmasına İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’ndan katılan üç gencimiz
önemli başarılar elde etti! Yarışmanın yarı finalinde Ekim Deniz Akarslan (16)
Klasik Dans Erkekler kategorisinde birinciliği, Yılmaz Berkay Günay (16)
Contemporary Dans Erkekler kategorsinde ikinciliği ve Nicolas Nolte (17) Klasik
Dans Top 6 Erkek kategorisinde ikinciliği elde etti. Gençlerimiz yarışmanın finalinden
ise burslar ve önemli dans okullarından tekliflerle ayrıldılar. Bu, Türkiye ve
Türkiye’de bale için oldukça önemli bir gelişmedir. Youth America Grand Prix,
her yıl düzenlenen, dünyanın en prestijli dans yarışmalarından biridir. Her
dansçının hayalini süsleyen bu yarışmaya giden yol emek, zaman, özverinin
yanında ve disiplinli yorucu çalışmalardan geçer. Önemli dans okullarının ve
topluluklarının genel sanat yönetmenleri, koordinatörleri, koreografları da burada
hazır bulunarak gelecek vaat eden dansçıları belirlerler. Onlara burs ve
çalışma teklifleri sunarlar. Grand Prix’in bir dansçı için ne anlama geldiği ve
zorluk derecesiyle ilgili belgeseller bile çekilmiştir. Gençlerimizin elde
ettiği bu başarı Türkiye için ayakta alkışlanacak ve gurur duyulacak türdendir.
Ancak konunun Andante dergisinden ve birkaç yayın organından başka yerde haber
olmaması oldukça üzücüdür.
Hatırlatmak istediğim bir diğer başarı ise 2014 yılında
Miami’de düzenlenen World Latin Dance Cup On 1 kategorisinde 4. lüğü elde
edilen Melisa ve Cem çiftine aittir. “Salsa ve Bachata dünyasının en üst düzey
organizasyonu” olarak anılan bu yarışmada Türkiye adına yarışan diğer
çiftlerimiz, Ersin ve Hande, Bülent ve Şebnem (Over 75 kategorisinde 3.lüğü
elde ettiklerini ekleyelim) de harika performanslar sergilemişlerdir. Salsa ve
diğer Latin dansları konusunda uzun yıllardır büyük ilerleme kaydeden Türk
dansçılarımız 14 Aralık 2015 tarihinde yine Miami’de WLDC 2015’de
yarışacaklardır. Geçmiş başarılarını anma vesilesiyle kendilerine iyi şanslar dileyelim!
Görüyorsunuz ki Türkiye’de dans, yok sayılamayacak
gelişmeler kaydetmektedir. İçimizdeki
mutluluğu çıkaran dansı görmezden gelmeyelim, paylaşalım, destekleyelim!
Bu dansı bana lütfeder misiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder