27 Aralık 2016 Salı

SALT LAKE CITY

Hayalet şehir. Günlerden pazarsa, in cin 1, 2, 3, tıp.  AVM’ler kapalı, kafeler kapalı.
Kilise açık.

Utah’daki tuz gölü şehri Salt Lake City, turistlere pek çok seçenek sunmuyor. Sunduklarıyla yetinen ben, öncelikle tuz gölünü anlatmak isterim. Küçük bir gölle çevrelenmiş sonsuz bir alan burası. Göl o kadar tuzlu ki, içinde balık yaşayamıyor. Bunun nedeni gölün dışarıya hiçbir kaçışının olmaması. Göle üç önemli ırmak dökülüyor fakat gölden suyun çıkışı sadece buharlaşma ile oluyor. Buharlaşan su da arkasında tuzu ve mineralleri bırakıyor. Okyanusların ortalama tuz oranı %3.5 iken, bu oran gölün kuzey tarafında %25, güney tarafında %14 ve “Dead Sea” (Ölü Deniz) denilen bölgesinde ise %33! Bu tuzda canlı nasıl yaşasın? Dünya ilginç yer vesselam, bunu da tolere edebilen bir canlı var: brine shrimp yani tuzlu su karidesi ya da artemya. Bu karideslere eşlik eden sinekler, algler ve bakteriler de var. Artemya ve sinekler (brine flies), algleri yiyerek gölü temiz ve berrak tutuyor. Göl aynı zamanda göçmen kuşların en önemli durak yeri. E kuşlar da karidesleri seviyor.




Ayaklarımı göle sokuyorum, sonsuz düzlükte epeyce yürüyorum. Fakat bu kötü koku da ne?  Sodyum klorür bu kadar kötü mü kokarmış? Ayaklarımdan gelen kokuya ne ayakkabılarım ne de ben dayanabiliyoruz. Şehre dönünce ilk işim yeni bir çift çorap almak ve ayaklarımı yıkamak oluyor.





The World’s Fastest Indian (Türkçe’ye Efsane Adam olarak çevrilmiş) filmini izlemem, gölün uçsuz bucaksızlığını deneyimlememden sonraya tekabül ediyor. Hem gölü görün, hem de fimi izleyin. Böylece azmi, naifliği, iyiliği, çalışmayı ve hiç vazgeçmemeyi tuzla birleştirin…



  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-ShareAlike 4.0 International License. Creative Commons Lisansı
Bu eser Creative Commons Alıntı 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.